Modernite bir sapmadır. Aslolandan uzaklaşmadır. Biz asıl olana gelenek dersek, belki bir anlamada onu kategorize etmiş oluyoruz. Geleneğin miadı dolar mı? İslamiyet’i bir gelenek olarak görenler var. Aslında geleneksel ve modern olan birşey yok. İnsanoğlunun asırlardır yaşadığı bir dünya algısı var. Mümin müşrik farketmez, o hayat algısı diyor ki; şuan tanık olduğumuz küreselleşmeyi tarih boyunca görmedik. Modern zamanlarda idrak ettiğimiz kitlesel ölümlere daha önce şahit olmadık. İki dünya savaşında 100 milyon insan öldü. Yani şuan vardığımız sonucun, insanoğlunun yoldan çıkmış halinin sebebi modernitedir.
Modernite içinde kalarak Müslümanca bir modernlik oluşturmak mümkün değil mi?
Hayır değil. Çünkü modernitenin üzerine oturduğu temel protestanlıktır. Bunda katolisizmin de etkisi var. Onun Batı’da toplumda üzerinde kurduğu dayanılmaz bir baskı vardı. Bu süreci yaşayan batılı insanlar dini, hayatın dışına itmeye başladılar. Kiliseden bağımsız kalınarak hala dindar olunabileceğini söylediler.
Bu bir eşikti ve eşik protestanlığın katolikliği devre dışı bırakmasıyla aşıldı. Protestanlık bireyin din yorumunu öne çıkardı. Aydınlanma Çağı’na gelince protestanlığın katolilisizme yönelttiği tenkid, bütün olarak akıl tarafından dine yönlendirildi. Bu defa din kurumu yani kilise hedefe konuldu. İnancın yerini bilim, kilisenin yerini seküler kurumlar aldı. Din bütün olarak devre dışı kaldı. Artık amentü diye birşey varsa onu da bilim yazacak zaten gelinen noktada şuan insanı aşan bir amentü de yok. Aydınlanmayla birlikte insanoğlunun hayatına ahireti hiçe sayan sekülerizm girdi. Dindışılık ya da dünyaya özgülük insanının çıkarlarını merkeze alan zihniyete iyice yerleşti. Sekülerizm din eksenli ya da dünya ötesi bir yaşamı kabul etmiyor. Ruhu olmayan seküler maddesel insanı ortaya çıkarıyor. Ekonomik olarak ne düşünüyorsa aslolan odur.
Bu bir eşikti ve eşik protestanlığın katolikliği devre dışı bırakmasıyla aşıldı. Protestanlık bireyin din yorumunu öne çıkardı. Aydınlanma Çağı’na gelince protestanlığın katolilisizme yönelttiği tenkid, bütün olarak akıl tarafından dine yönlendirildi. Bu defa din kurumu yani kilise hedefe konuldu. İnancın yerini bilim, kilisenin yerini seküler kurumlar aldı. Din bütün olarak devre dışı kaldı. Artık amentü diye birşey varsa onu da bilim yazacak zaten gelinen noktada şuan insanı aşan bir amentü de yok. Aydınlanmayla birlikte insanoğlunun hayatına ahireti hiçe sayan sekülerizm girdi. Dindışılık ya da dünyaya özgülük insanının çıkarlarını merkeze alan zihniyete iyice yerleşti. Sekülerizm din eksenli ya da dünya ötesi bir yaşamı kabul etmiyor. Ruhu olmayan seküler maddesel insanı ortaya çıkarıyor. Ekonomik olarak ne düşünüyorsa aslolan odur.
Dün Ebubekir Sifil'in "sana dinder sorarlar-1" kitabını edinmek nasib oldu.önsözünü heyecanla okudum..sadece önsözünü bile anlayarak okusak modernite denen tuzağın ne olduğunu hakikatiyle kavrarız..arızxalarımız var hepimiz düşüyoruz bu tuzağa ama öğrenip açığı kapatmalıyız..bu isimler bize bu yolda çok faydalı oluyorlar inşâllah..Rabbim Sifil hocaya güç kuvvet,kamil iman versin..okudukça dua ediyorum hep..Allah aktaranlardan da razı olsun..
YanıtlaSil