Mezheplerden Kurtulmak
Çağdaş müftüleri, mezheplerin dar çerçevesinden kurtulup daha serbest davranmaya, özellikle de Sahabe’nin alimlerinin görüşlerini esas almaya davet eden kolaylaştırma taraftarlarının bunu söylerken neyi amaçladıklarına dikkat etmek durumundayız. Burada, kendisini mezheplerin üzerinde gören bir tavır bulunduğunu tesbit etmek zor değil.
Fıkhî hükümleri yenilemek, yani “ıslah” ve “tecdid” adı altında “reform” yapmak isteyenlerin önündeki en büyük engel mezheplerdir. Yaşadığımız hayatı İslâmlaştırmaya çalışmak yerine, yaşadığımız hayata İslâm’dan onay aramak peşinde olanlar gayet iyi biliyorlar ki, insanımız mezheplere sıkı sıkıya bağlanmayı sürdürdükçe bunu yapmaları mümkün olmayacak.
Fıkhî hükümleri yenilemek adına hareket edenlerin “çağın problemlerine çözüm aramak” başlığı altında ortaya koyduğu hassasiyetlere katılmamak mümkün değil. Ama bu durum bizi, adeta bir panik havası içinde nerede ne bulursak almak gibi bir garabete de itmemeli.
Mezhepler Kur’an-ı Kerim’i ve Sünnet-i Seniyye’yi en doğru biçimde anlamanın yegane yolu olduğu için, tarih boyunca ortaya çıkmış büyük alimlerden hiçbirisi kendisini mezheplerden azade görmemiş, böyle bir tavrı aklından bile geçirmemiştir. İmam Gazzâlî, Takiyyüddîn Sübkî, İbn Dakîk el-Iyd, Kemalüddîn İbnu’l-Hümâm ve daha yüzlerce alim, içtihat yapabilecek seviyede oldukları halde “ben mezhepleri tanımıyorum” gibi bir tavır içinde asla olmamıştır. Tam aksine, bu büyük alimler uhrevî sorumluluk duygusu içinde hareket ederek mevcut yapıyı zedeleme anlamına gelecek her türlü davranıştan şiddetle uzak durmuşlardır.
Modern dönem müslümanlarının belki de en temel problemi şu: İçinde bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimiz, niçin bu şartlarda yaşamak zorunda olduğumuz, dünyanın gidişatını tayin etme, ya da en azından etkileme konumuna gelebilmek için global ölçekte neler yapmamız gerektiği… gibi meselelere kafa yormak yerine, hasbelkader yaşamakta olduğumuz durumu Din’e onaylatarak rahatlamanın yollarını arıyoruz.
Sanki Din bizi, ne halde bulunuyorsak o halde rahatlatmak ve her halükârda tercihlerimizi onaylamak için gönderilmiş gibi, hayatımızı Din’e göre değil, Din’i hayatımıza göre ayarlamanın peşindeyiz sürekli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder