Ehl-i Sünnet dışı bir kesim var. Amaçları hakkında ne diyebilirsiniz?
Amaçları hakkında bir şey diyemem. Niyet okuması olur. “Bunlar şöyle hain, böyle satılmış, böyle bilmem ne insanlar” diyemem. Bu samimi kanaatimdir.
Muhalif davranmak insana etiket sağlar, insanı görünür kılar, meşhur kılar. Bir kitap yazarsınız yüz bin satar… Muhalif şeyler söylemenin böyle bir avantajı vardır. Sizi meşhur eder, size para sağlar, size etiket sağlar, ekonomik-siyasi anlamda bir ikbal sağlar… Böyle şeyler oluyor bu memlekette. Ama “hepsi böyledir” diyemem, bir kısmı gerçekten samimi de olabilir. Ehl-i Sünnet dışı akımların tarihte olduğu gibi bugün de “hepsi sinsidir, hepsi haindir, hepsi vatanı milleti satmak üzere yola çıkmıştır” diyemem. Tarih içinde öyle ehl-i bidat var ki, mesela bizim Mutezile diye yerden yere vurduğumuz akım içinde öyle insanlar var ki İmam Ebu Hanife için söylenen “kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazı kılmıştır, gece uyumamıştır, çalışmıştır, ibadet etmiştir…” tarzındaki şeyler Mutezile’nin ileri gelenleri için de söylenir. Adam Irak coğrafyasından Medine coğrafyasına on kere yirmi kere yürüyerek hacca gitmiş gelmiş. Hayatını ilme vakfetmiş, Mutezile’nin önderlerinden, Hasan Basri’nin talebesi bir zat var. Bu zat, münakaşa yoluyla, fikri mücadele yoluyla binlerce gayr-ı müslümin Müslüman olmasına vesile olmuştur. Ama bu onu ehl-i bidat olmaktan kurtaramadı. Gene ehl-i bidattır. Biz Ehl-i bidat derken bunların tamamının öyle hin, sinsi, ruhunu satılığa çıkarmış adamlar olduğunu söylemiyoruz. Bunların büyük çoğunluğu samimi insanlar. Takva sahibi, zühd sahibi insanlar. Ama istikametleri bozuk. Akideleri bozuk. Onun için ehl-i bidat olmuşlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder